Ben kimim sorusu aslın da bana göre çok da uygun bır soru değil. Daha önce de belirttiğim gibi ''Ben Kımlerdim'' sorusu çok daha uygun bir soru benim için.
Peki neden böyle?
Hepimizin eşsiz hayat hikayeleri vardır, eşsiz aşkları, acıları, sevinçleri vardır. Hayat hepimize en uçlarda sandığımız süprizler yapmayı sever, bir çoğumuzun eşsiz deneyimleri vardır, eşsiz heyacanlar ve korkular, eşsiz esaretlikler veya eşsiz hükümranlıklar. Köle olarak doğanlarımız vardır hayatımız da yada doğuştan efendiler. Biz kim olursak olalım, hep yaşadıklarımız fazladır bu hayata, daha fazla açlık yok sanırız yada daha büyük güç. Daha acısını kimse yaşamamıştır veya kimse bizim kadar eğlenememiştir bu hayatta(!)
Lütfen Okumaya Buradan Başlayın
Daha Anlaşılır Olması İçin, Sırayla Devam Edin.
Bizimle aynı hayat hikayesine sahip olan insanlar bulmak o kadar da kolay değildir, hayatımız da bazı anılara ortak olanlardan bahsetmiyorum. Neredeyse bütün hayat hikayesi, kahramanları ve mekanları değişse bile aynı senaryoda olacak, başka bir kişiden bahsediyorum. Böyle birisini bulmak gerçekten imkansıza yakındır ama buna yakın hikayelere sahip olan insanlara bile olabildiğince yaklaşırız. Çünkü onda kendimizi buluruz ve işin kötü tarafı bunu bilen ve buna göre planlar yapan kişilerin tuzağında da olabiliriz. (Bu konuyu ayrıca ''Sosyal Mühendislik Teknikleri'' kısmında işleyeceğiz)
Evet hala sorunun cevabını vermediğimin farkındayım, ancak cevap vermeden önce ne demek istediğim daha anlaşılır olsun istedim. Benim birçok hayat hikayem ve kimliğimin olmasının en büyük sebebi de aslın da buradan geliyor. Eğer herkes aynı hayat hikayesine sahip olsaydı benim de hikayem aynı olurdu.
Peki ama herkesin farklı bir hayat hikayesi var ama sizin farklı birden fazla?
Evet aynen öyle, şöyle daha da açayım... Ben ömrüm boyunca hep hayatımı yazarak ve oynayarak geçirdim, doğduğum gün itibari ile bana insanlık tarafından yada bir güç tarafından yazılan bir hayat yoktu. Bu nedenle sürekli olarak bulunduğum ortam ve kişilere, durum ve risklere göre kendime yeni hayatlar yarattım. Bu hayatlar hayali yalanlar değildi, kabul ettiğim yada mecbur kaldığım gerçeklerdi. Hiç bir hayat hikayem bir sonraki hikayeye taşınmıyor veya bir önceki ben tarafından desteklenmiyordu. Her bir hikaye tamamen başka bir kimlik ve anılara sahipti, aslında hemen hiç birisinin anıları yoktu, sadece hayata dair söyleyecek sözleri vardı yada yarını kazanmak için fikirleri. Her hayat hikayesinin aslın da bir de amacı vardı ''Daha iyi ve verimli şartlarda yaşamı sağlayacak başka bir kimlik arayışı''
Önceleri bu arayışı maddi olarak algıladım ve yarattığım bütün kimlikler hep maddi menfaatler için yaratılmış ve ona göre davranmıştı. Zamanla (zamanla kelimesinin muhtemelen bir daha duymayacaksınız benden) bu bakış açısı değişti ve en ham haliyle şuan sahip olduğum felsefeye dönüştü.
Şimdi, konunun kendisine dönecek olursak, yani ''Ben Kimim?'' diyerek tek duruma düşürürsek. Kimlerdim içinden birisini seçip cevap vereyim. Mesela bugünden başlayayım o halde. Neden bu yazıları yazıyorum mesela, bu yazıları yazmak için nasıl bir kaynağım, eğitimim, araştırma geçmişim vs. var?
Ben Uzak Doğu denilen haritanın Asya kısmını kapsayan bir yerde, ada da yaşıyorum. Yaşadığım ada henüz Kapitalizmin zehrini tam emmemiş bir ada. Plaj ve okyanus hemen yanı başımda ama orman da hemen yanı başım da, istersem market ve kalabalık hemen yanı başımda yada istersem huzur ve sessizlik de yanı başım da. Yani şehir hayatında kaybolan sizlerden bu konuda biraz daha şanslıyım. Gecenin bir yarısı kalkıp, ormanın içlerine girebiliyor ve bu heyecanı iliklerime kadar hissedebiliyorum, hayvanlar ile iyi geçinmem gerektiğini çok iyi biliyorum. Küçük bir evim var (kapısı gelen herkese açık) ve ev arkadaşlarım dediğim 5 köpek, 2 maymun, 1 papağan, 3 kedi ve şimdi yeni gelen yavru bir domuzum var. Ama hepsinden önemlisi, dilediğim kadar kitap okuyacak, düşünecek, kendimi sorgulayacak ve hayata sorular soracak zamanım var. Birçoklarımızın ''asla hayal dahi edemeyeceği huzur ve kabusları'' yaşamış bir beden ile yaşanan herşeyi silen bir beynin eseriyim ben.
Peki neden böyle?
Hepimizin eşsiz hayat hikayeleri vardır, eşsiz aşkları, acıları, sevinçleri vardır. Hayat hepimize en uçlarda sandığımız süprizler yapmayı sever, bir çoğumuzun eşsiz deneyimleri vardır, eşsiz heyacanlar ve korkular, eşsiz esaretlikler veya eşsiz hükümranlıklar. Köle olarak doğanlarımız vardır hayatımız da yada doğuştan efendiler. Biz kim olursak olalım, hep yaşadıklarımız fazladır bu hayata, daha fazla açlık yok sanırız yada daha büyük güç. Daha acısını kimse yaşamamıştır veya kimse bizim kadar eğlenememiştir bu hayatta(!)
Lütfen Okumaya Buradan Başlayın
Daha Anlaşılır Olması İçin, Sırayla Devam Edin.
Bizimle aynı hayat hikayesine sahip olan insanlar bulmak o kadar da kolay değildir, hayatımız da bazı anılara ortak olanlardan bahsetmiyorum. Neredeyse bütün hayat hikayesi, kahramanları ve mekanları değişse bile aynı senaryoda olacak, başka bir kişiden bahsediyorum. Böyle birisini bulmak gerçekten imkansıza yakındır ama buna yakın hikayelere sahip olan insanlara bile olabildiğince yaklaşırız. Çünkü onda kendimizi buluruz ve işin kötü tarafı bunu bilen ve buna göre planlar yapan kişilerin tuzağında da olabiliriz. (Bu konuyu ayrıca ''Sosyal Mühendislik Teknikleri'' kısmında işleyeceğiz)
Evet hala sorunun cevabını vermediğimin farkındayım, ancak cevap vermeden önce ne demek istediğim daha anlaşılır olsun istedim. Benim birçok hayat hikayem ve kimliğimin olmasının en büyük sebebi de aslın da buradan geliyor. Eğer herkes aynı hayat hikayesine sahip olsaydı benim de hikayem aynı olurdu.
Peki ama herkesin farklı bir hayat hikayesi var ama sizin farklı birden fazla?
Evet aynen öyle, şöyle daha da açayım... Ben ömrüm boyunca hep hayatımı yazarak ve oynayarak geçirdim, doğduğum gün itibari ile bana insanlık tarafından yada bir güç tarafından yazılan bir hayat yoktu. Bu nedenle sürekli olarak bulunduğum ortam ve kişilere, durum ve risklere göre kendime yeni hayatlar yarattım. Bu hayatlar hayali yalanlar değildi, kabul ettiğim yada mecbur kaldığım gerçeklerdi. Hiç bir hayat hikayem bir sonraki hikayeye taşınmıyor veya bir önceki ben tarafından desteklenmiyordu. Her bir hikaye tamamen başka bir kimlik ve anılara sahipti, aslında hemen hiç birisinin anıları yoktu, sadece hayata dair söyleyecek sözleri vardı yada yarını kazanmak için fikirleri. Her hayat hikayesinin aslın da bir de amacı vardı ''Daha iyi ve verimli şartlarda yaşamı sağlayacak başka bir kimlik arayışı''
Önceleri bu arayışı maddi olarak algıladım ve yarattığım bütün kimlikler hep maddi menfaatler için yaratılmış ve ona göre davranmıştı. Zamanla (zamanla kelimesinin muhtemelen bir daha duymayacaksınız benden) bu bakış açısı değişti ve en ham haliyle şuan sahip olduğum felsefeye dönüştü.
Şimdi, konunun kendisine dönecek olursak, yani ''Ben Kimim?'' diyerek tek duruma düşürürsek. Kimlerdim içinden birisini seçip cevap vereyim. Mesela bugünden başlayayım o halde. Neden bu yazıları yazıyorum mesela, bu yazıları yazmak için nasıl bir kaynağım, eğitimim, araştırma geçmişim vs. var?
Ben Uzak Doğu denilen haritanın Asya kısmını kapsayan bir yerde, ada da yaşıyorum. Yaşadığım ada henüz Kapitalizmin zehrini tam emmemiş bir ada. Plaj ve okyanus hemen yanı başımda ama orman da hemen yanı başım da, istersem market ve kalabalık hemen yanı başımda yada istersem huzur ve sessizlik de yanı başım da. Yani şehir hayatında kaybolan sizlerden bu konuda biraz daha şanslıyım. Gecenin bir yarısı kalkıp, ormanın içlerine girebiliyor ve bu heyecanı iliklerime kadar hissedebiliyorum, hayvanlar ile iyi geçinmem gerektiğini çok iyi biliyorum. Küçük bir evim var (kapısı gelen herkese açık) ve ev arkadaşlarım dediğim 5 köpek, 2 maymun, 1 papağan, 3 kedi ve şimdi yeni gelen yavru bir domuzum var. Ama hepsinden önemlisi, dilediğim kadar kitap okuyacak, düşünecek, kendimi sorgulayacak ve hayata sorular soracak zamanım var. Birçoklarımızın ''asla hayal dahi edemeyeceği huzur ve kabusları'' yaşamış bir beden ile yaşanan herşeyi silen bir beynin eseriyim ben.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder